22 Ocak 2012 Pazar

Nerede Malkoçoğlu gibi aile filmleri?

Kültür bakanlığından irticai açıklamalar!
"Eskiden kahramanlık filmlerine, tarihi Türk filmlerine gidilir, çıkıldığı zaman onun etkisinde kalınırdı. Bir Malkoçoğlu vesaire etkilerdi" şeklinde konuşmuş ve sözlerine, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da engellilerin, Türk ailesinin yapısını güçlendirici eserlerin ortaya çıkmasında çok istekli... Kültür Bakanlığı Değerlendirme Kurulu, bilindiği gibi filmleri değerlendiriyor. Bu teşvik mekanizmasını genel izleyiciye 100, 7-13 yaş arasına 85, 13–18 yaş arasına 75 olarak oranlarsak ticari olarak da teşvik etmek mümkün olabilir. Bu yöntemi de deneyeceğiz"
Türk aile yapısına uygun, genel izliyici ve gişe filmleri desteklenecekmiş!

TÜRK SİNEMASININ 82 DUAYENİ İSE ORTAK AÇIKLAMADA BULUNDU!
"Açıklama endişe verici"
Erkul’un bu açıklaması üzerine bir araya gelen sinemacılar ortak bir bildiri yayımlayarak bu açıklamaları "sansür ve adam kayırma" olarak değerlendirdi. Sinemacılar adına yapılan ortak açıklamada, “Sinema Genel Müdürlüğü’nün Ticaret ya da Sanayi değil, hâlâ Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bünyesinde olduğunu hatırlatmak isteriz” denildi.
Türkiye sinemasının son 10 yılda istikrarlı bir yükseliş içinde olduğunun altı çizilen açıklamada, "Sinemayı sanat olarak görenler için bu durum oldukça açıktır. Sinemayı sanat olarak görmeyenler ise bu başarıyı yok saymaktadır ve sanat sinemasını atıl hale getirmek için kendi lobilerini sürdürmektedirler. Sinema Genel Müdürlüğü’nün en önemli görevi sinemamızdaki bu yükselişi sürdürmeye devam ettirmek için gerekli çabaları göstermek olmalıdır" ifadelerine yer verildi.
Sinema Genel Müdürü Erkul’un açıklamalarının kendilerini endişeye sevk ettiğini belirten sinemacılar, “Bu bakış açısıyla yaklaşılsaydı son yıllarda uluslararası başarılar kazanan filmlerin birçoğu desteklenemezdi. Kurgulanmaya çalışılan bu teorik zeminin hem sanatın tümünde ve doğal olarak sinemada tek bir karşılığı vardır; sansür ve adam kayırma. Sanatın doğasına, maddi koşullarla ve çerçevesi müphem Türk aile değerleriyle sınır çizmek kabul edilemez. Bu tanımlamalarda aslında filmlerin daha çekilmeden sansüre uğraması, belirli bir çizgideki sinemanın teşvik edilmesi, zaten kâr etme amacı taşıyan ticari yapımların bir daha ödüllendirilmesi gibi Kültür Bakanlığı’nın asli görevi olmayan birçok amaç güdüldüğü görülmektedir" dedi.
--------------
SİNAN ÇETİN GİBİLERE GÜNDOĞDU! KOŞUP GİDİP FİLM ÇEKMEYE BAŞLAR-BELKİDE BAŞLAMIŞTIR BİLE!
başka yorum yok! Herşey ortada! Dış merkezlerde büyük başarılar elde eden Türk sineması ve sinemacıları PORNO FİLM çeviriyora döndürülmek isteniyor! Gişe filmi izlemek isteyen MUHTEŞEM YÜZYIL vb. ahmak dizileri izlesin! Gerçi irtacıların beğenmedikleri filmlermi PORNO yoksa MUHTEŞEM YÜZYIL vb. dizilermi PORNO anlamak zor!

Ey SADDAM EL HÜSEYİN KALK UYAN


Saddam Hüseyin, kirli siyasi hayatı içinde, ona biçilen rolü oynadı, vazifelerini harfiyen yerine getirdi, hatta bunu son nefesine kadar çok iyibir şekilde yerine getirdi...

Sana sesleniyorum! 
Saddam!
HORTLA YATTIĞIN YERDEN KALDIR KIRIK BOYNUNU VE HALKININ HALİNE BAK!
ÜLKEN ÖYLE BİR DURUMA GELDİKİ, 3 PARÇAYA BÖLÜNMEK BİLE YETMİYOR! İÇ SAVAŞ LA ANCAK KURTARIYOR!

HORTLA YATTIĞIN YERDEN SADDAM
KALDIR KIRIK BOYNUNU
ÇEVİR VE BAK IRAK HALKININ HALİNE
MİLLİLEŞTİR IRAĞI
KALK YERİNDEN DOĞRUL! 
HEYKELLERİNİ ELLERİYLE YAPTI HALKIN
ELLERİYLE YIKTI HALKIN
YETMEDİ 3 ER KURUŞLUK LASTİK TERLİKLERİYLE DAYAK YEDİN
KALK YERİNDEN EY SADDAM!
KIRIK BOYNUNU BIRAK HALKIN TUTSUN - 
TUTABİLECEK IRAK KALDIYSA???

Büyük Ortadoğu Projesi ve Osmanlıcılık


(sizin osmanlıcılıktan kastınız yoksa yukarıdaki resimmidir?)

 abd-israil ortak procesi olan bop un temelinde;
1- güçlü israil
2- bölge de güçlü abd
3- bölge deki tüm ülkeler ülkecik, devletler devletçik haline getirilerek abd ye ram edilecek!
4- ülkecikler-devletçikler mikro-makro parçalanacak - bölünecek ! siyasi istikrarsızlıklar çıkarılacak, gerisine bir takım devrimler gerçekleştirilecek.
5- Seçilen devletçiklerden bazılarına yeni roller biçilecek, herkesin tek ağababaya ram olduğu bölgede, bu ram olmuşların başına da bir ram olmuş, sözde abicik geçirilecek! Kim bu abicik?

Arap Baharı mı''?''

(fotoğraf arap baharından sonraki günü - libya gerçeğini ve geleceğini yansıtıyor
21 ocak 2012 tarihinde libyalı eşkiyalar sözde geçici meclisi basıyorlar - nerede bahar? nerede libya?)
Hadi biraz geriye...
abd nato fransa libya ya karşı cebir kullanacağının sinyallerini vermeye başlar.
recep: ne işi var onların orada! libya müstakil devlet!

Sonra işin ucunda abd israil in süper b.o.p. olması, planların bizim süper devletimizin haberi dahilinde gerçekleşmesi --->

akabinde-->
recep: kaddafi gitmeli, libya ''özgürleşmeli'' 

laf-ı güzaf ları...

Biraz daha geriye!

recep: b.o.p. un eşbaşkanıyım! diyarbakır da başkenti olacak!

Asıl sorun tüm ortadoğu ve afrika topraklarında sözde arap baharı - demokrasi rüzgarları estirilerek, eski liderlerin kovulması, hatta milliyetçi bir takım rüzgarlar estirmeye çabalayanların defterlerinin dürülmesiydi... Olay genişletilmiş büyük ortadoğu projesinin ayakları!

Soruyorum! nerede arap baharı? Koskoca libya devleti, baldırı çıplak aşiret köpeklerine kaldı, koskoca devlet paramparça edildi! Nerede bahar?

Bir sonraki yazıda da olası geleceği ve günümüzü çizittiricem!

21 Ocak 2012 Cumartesi

ertuğrul özkök Vatandaşlıktan Çıkarılsın

ertuğrul özkök denen şahsın hürriyet.com.tr deki son yazısını ''kırmızı halı yürümekle aşınmaz'' iğrenerek okudum. Her zamanki gibi liberalliğinin sapkın doruk noktalarına vurduğunu saptadım. Bunun gibi kirli insanlar duruma göre hareket etmesini, iktidara göre koşmasını yürümesini emmesini çok iyi bilirler... Ve şahsında ertuğrul denen kişinin bu seferde holivud ve dünya sporunda bir yerlere gelmiş kişilerin önlerinde eğildiğini saptadım!
Saptadım - Okudum - Düşündüm & Sanırım tam olarak ifade edemedim, belkide ertuğrul denen kişiye olan nefretim sadece kişiseldir; yani pekte geçerli bir nedene de ihtiyacım yok gibi. Şunu biliyorum, kendisi liberaldir, akp sempatizanı, yandaşıdır. Tamam %100 olmasa bile %1 lik pay dahi bugünlerde yeterlidir... İktidara ve patronuna sessiz kalarak gündelik iğrenç yaşantısına devam etmesi yanlızca kendisini ilgilendirmiyor, bu tip şahıslar bizim gibi ülkelerde, saygı görebiliyor... En azından ikili menfaatler çerçevesinde.

mikrofon ve recep


Güzel kare...

Sasha Grey vol-XXX


İrticai yayın yapan kuruluş olmadığımıza göre, kadın saçının telinin görülmesi bizleri pekte ırgalamıyor, evet kimi görüş-inanışta bu suç yada günahta olabilir ! En azından islam görüşü bunu kabul etmektedir! Sakıncalı görmektedir. Fakat burası irticai yayın yapan, dini siyasete alet eden yada gariban cüheyla toplumun tüm inançsal duygularıyla alay edercesine yobazca yayında bulunan bir nokta değil...

Günah çıkarmanın ne anlamı var?

Porno değil! En-nihayetinde ESTETİK!

Sadece afiş ;)

Blog Taşıma Gerçekleşti

* Blog içindeki yazıların tamamı kişisel olarak kullandığım blog üzerinde yer almaktaydı, fakat kişisel sebeplerden ve gerçekten blog isminin inandığım üzere gerçek faaliyet alanında yer alabilmesi adına böyle bir isim değişikliği artık kaçınılmazdı; ve gerekliydi. Kişisel blog adresindeki trafik son zamanlarda tamda istediğim şekilde gitmeye başlamıştı, sanıyorum aynı teknik ayarlarda buradaki adreste de trafik izlenme oranları (şey gibi oldu - reyting mevzuu) yükselmeye devam edecek... Yani umarım.
Blog 21 ocak 2012 tarihinde taşındı.

BİR DOKUN, BİN PİŞMAN OL

Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağının başındaki en önemli isim Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan’ın 3 yılda başına gelenler, “dokunan yanar” sloganıyla örtüşüyor. Türkaslan’ın Ekim 2008’den bu yana yaşadığı süreç; iktidardaki isimlerle yakınlığı kamuoyuna yansıyan Deniz Feneri sanıklarıyla ilgili soruşturmayı nasıl zorluklarla yürüttüğünü de ortaya koyuyor.

1- Adli yardım talebinde by-pass edildi

Almanya’nın adli yardım talebiyle ilgili başvurusu, soruşturmayı yürüten Türkaslan yerine başka savcılarca değerlendirildi. Almanya’nın zanlıları Türkiye’de sorgulama talebi şaşkınlık yaratan bir kararla reddedildi. Reddeden savcı ilk önce HSYK yedek üyesi oldu, daha sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne atandı. Türkaslan’ın Deniz Feneri soruşturmasından el çektirilmesinden sonra yerine atanan iki savcı üst makam olarak bu isme bağlandı.

2-Telefonları dinlendi

Türkaslan’ın telefonlarının dinlendiği iddiası yapılan haberlerle kamuoyuna yansıdı. Bu iddia yalanlanmadı.

3- Almanya'ya gitmesi bürokrasiye takıldı

SASHA GREY HAGIA SOPHIA

Geçen sene bi çakma gece kulübünde dj lik için gelmişti de, millet film çevirmiyor diye mekandan hoşnut olmayarak ayrılmıştı... Arada derede ayasofya ya da uğramış!

LİBERALLER İÇİN ÖZET GEÇİYORUM - NİHAT GENÇ

Biz, medyadan sürgün edilenler, sürgünü bekleme aşamasına şimdi şimdi gelmekte olan liberal yazarlar için söyleyecek birkaç lafı var.

Hrant Davası mahkeme kararından sonra cumhur cemaat onlarca ekranda onlarca tartışma programı izledik. Özellikle Hrant’ın arkadaşları başlığı altında çoğu liberallerin nerde hükümet nerde devlet veryansınlarına şahit olduk.

Anladığım şu, bu veryansınlar hepimizden bir vicdan standardı talep ediyor.

Ancak ‘mahkeme kararını’ fazlasıyla ‘esnek yorumladılar’, yani nerde devlet nerde siyasi hükümet demekten öteye geçemediler, oysa, bizlerin medyadan sürgün edilmesinin sebebi, daha ötesine geçmiş yayınlar yapmış olmamızdır, yani şu anda içerde yatmakta olan Ahmet Şık, Nedim Şener ve ODA TV’nin yöneticileri ‘polisleri’ ‘savcıları’ velhasıl ‘cemaati’ şüpheli şekilde diline dolayan çokça yazı kaleme aldıkları için hukuksuzca yatmaktadırlar.

Ekranlarda onlarca tartışmaya katılan arkadaşlara söyleyeceklerimiz de bu kadar basittir. ‘Bizler Dokunduk’ sizler neden hala ‘DOKUNAMIYORSUNUZ?’.

İzmir Belediye Başkanı İdam Edilsin


İzmir belediye başkanı!
397 değil 3970 sene ile yargılanmalıdır!
Hayır! 
İDAM EDİLSİN! 
CHP YE OY VERENLER, İZMİR DEN SÜRÜLMELİ! KOVULMALI! KOVULANLARIN YERLERİNE DE MAKARNAYA KÖMÜRE KENDİNİ SATAN AHMAKLAR YERLEŞTİRİLMELİ!
Neyse;
Çünkü izmir, 10 yıldır akp güçlerine teslim edilmemiştir! akp izmirde itibar kaybetmekte, oradan da rant sağlayamayarak zarar etmektedir! Düşünsenize! o koskoca kordonda yeni-yeni parkların ihalelerini! Öfff üst geçitler asfaltlamalar! Kaldırım taşları! İmar lar iskanlar! Yeni betonlaşma! Sonra rağbet görmeyen saçma sapan akp icadı kompleksler... 
Akabinde
İzmirli yeni zengincikler ama takunya sporun zengincikleri!
Badem bıyıklı, bademcik ameliyatlı ;) mercedesli-jeep li türbanlı bayan arkadaşlar... Gözümüz yok! Allah ları daha fazla versin onlara!
Yani?
akp ye oy vermeyen seçmen! zorla akp ye oy verdirilmeye çalışılmakta! onlardan olmayanların itibarlarının yok edilmesinde ki gaye de budur! 

Bunu cüheyla ahmak millete karşı ordu olarak başardılar! hatta öyle sapık cahiller türediki! memleketin tüm sorunlarını sanki öcüymüş-canavarmış gibi daha ne zaman yapıldığı-kimin yaptığı-neden yapıldığını bile bilemeyen halk 1980 darbesine yıktı-yıkabilmekte! 

O kadar aşağılık o kadar iğrenç siyaset-medyamız var!
İnanıyorum ki izmir kendini cumhuriyetini demokrasisini bu kirli pasaklı karanlık kişilere satmayacak!

Tren Rayı Çalan Millet ? Hrant Dink


Bursa nın bilmem-ne ilçesinde tren raylarını çalan 3 kişilik şebeke jandarma tarafından çökertiliyor... Bu mümtaz ve büyük işi icat edeli beridir, gazetenin haberine göre 5 ton demir çalmışlar. Gerçi gazete nereden bilecek 5 tonu da neyyssse... Gazete işte %51 i en az yalandır-içi boş kof abartmadır...

Onu bunu anlamam, acaba dünyadaki hangi ülkelerin hangi vataşları! döşeli tren raylarını oksijen kaynağıyla kesip iç etmekte para kazanmaktadır? 8. dünya ülkeleri! 3. dünya ülkelerini de artık geçiyorum! Çünkü Türkiye olarak 4. sınıfa kadar geriledik; gerek rejim gerekse de diğer tüm alanlarda tersine ilerlemekteyiz!

Tren rayı çalanları içinde barındıran millet! nasıl olurda Hrant Dink e laf edebilir? Ne hakla? Ne amaçla? Hangi yüzle! Onu sırf akepe gazı ile aşağılaya bilir, düzenlenen demokrasi yürüyüşlerine tüm akepe argümanları ile saldırabilir! Unutmayın! polise yumurta atan üniversiteli öğrenciler örgüt ten senelerdir zindanlarda çürütülmeye terk edildiği bu ülkede! 3 genç haydi! ermeni hrant dink i istanbulda gebertelim! de yırtık ayakkabısını delik ayakkabısını dünyaya gösterelim diyor-diyecek! Onlar örgüt! bunlar değil!
Yazıklar olsun bu millete!
Utanmadan sıkılmadan hala müslümanlıktan türklükten bahsediyor-biliyor... Tüh!size!

20 Ocak 2012 Cuma

Arabistanda Deve Yarışı yada arap yarışı



Develermi yarışıyor? Araplarmı?

MGK DÜNÜ BUGUNÜYLE MİLLİ GÜVENLİK KURULU

Kitabın önsözünü EMİN ÇÖLAŞAN KALEME ALMIŞ///  KİTABI YENİ OKUMAYA BAŞLADIM, MUHTEMELEN BİR YADA İKİ GÜN İÇİNDE BİTECEK, FAKAT TADI DAMAKTA KALACAK CİNSTEN...
Şimdi yeni çıkan bir kitabı iki gazeteci arkadaşım, Saygı Öztürk ve Kemal Yurteri yazdılar:
“MGK. Dünü ve Bugünüyle Milli Güvenlik Kurulu.” (Doğan Kitap)
Nedir Milli Güvenlik Kurulu, neyin nesidir? Yıllardan beri ekranlardan, gazete sayfalarından izledik.
“MGK yarın toplanıyor…MGK toplantısı bugün…Çok önemli kararlar açıklanacak…Kararlar açıklandı…”
Kurul adına yapılan açıklamaları özellikle televizyon muhabiri arkadaşlarımız Çankaya Köşkü’nün kapısında okurdu, bizler de o anda bilgi sahibi olurduk.

“Şu konuların hükümete tavsiye edilmesine karar verilmiştir!..”
Peki ama bu Kurul kimlerden oluşur, nasıl çalışır? Kuralları nedir? Toplantılarda neler olur? Komutanlarla sivil kesimin, başbakan, bakan ve ilgili bürokratların bir araya geldiği bu toplantılarda hangi konular gündeme nasıl getirilir?

Sasha Grey Vol=2

Oldukça iyi...

DONDURMA - YILMAZ ÖZDİL


Gazeteciliğin ağababası İngiliz’e sormuşlar “gazetecilik nedir?” diye… “Genel itibariyle Lord Jones’un yaşadığından haberi olmayan insanlara ‘Lord Jones

öldü’ demekten ibarettir” demiş.

*
Tuvalete gitmeye mecali kalmayan
Kenan Evren’e yurtdışı
yasağı getirilmesi… Budur.
*
95 yaşındadır.
Ahalimiz nazarında…
Rahmetli Lord’dan farksızdır.
*
Çünkü…
Türkiye’nin ortanca yaşı 28’dir. Yani, nüfusun yarısı
28 yaşından küçüktür. 1980’de dünyaya gelen bebek, bugün kazık kadar oldu, 32 yaşında, düşün… İlkokulda filan olanları hesapla, şu an 4 kişiden 3’ü tanklarla uyandığımızda ya doğmamıştı ya da çocuktu. Kaba hesap, 50-55 milyon civarında vatandaşımız,
o günlerde neler yaşandı, bilmiyor… Bildiği,
kulaktan dolma.

Yasin Hayal di Gerçek Oldu


İlker Başbuğ, örgüt lideri.

Mehmet Haberal, örgüt üyesi.
Nedim Şener, örgüt üyesi.
Hanefi Avcı, örgüt üyesi.
Aziz Yıldırım, örgüt lideri.
*
Hrant Dink cinayeti?
Onda örgüt yokmuş.

*
Malum davalarda…
Zeus şüpheli şahıs.
Hitit Kralı telekulağa yakalandı.
Temel Reis
Kırmızı Başlıklı Kız
Bugs Bunny
Garfield gözaltına alındı.
Cinderella da…
Kabak arabasıyla kaçarken ayakkabısının tekini suç mahalline düşürdüğünü tahmin ediyorum.

Şitandart akepe li ve Aydın lar

şitandart akepe liler, hrant dink in öldürülmesinde beis görmüyorlar, onlara göre ermeni olduğu için öldürülmeli! onlara göre gazeteci olduğu için ve istemediklerini yazdığı için ki ''aslında görmek-duymak-bilmek istemediklerini yanlızca hayal ticareti yapan'' bir gurup soysuz katil köpeğin ve gerisine-devrimci vatan haininin yalanlarına içlerindeki itilmişlikleri-ezilmişliklerini yenebilmek unutmak hatırlamamak adına, sahte inanç inanç sistemlerinin gerektirdiklerinin dışına çıkmadıklarından... inanmak istediklerine inanmak istemelerinden, gazetecileri aydınları sevmiyorlar... onlar kandırılmaya hazırlar, onlar peşlerinden sürüklenecek kum fırtınaları arıyorlar, onlar zavallılıklarının sorumlularını gerçekte aramıyorlar... hesapları kitapları zaten yetersiz-kifayetsiz düşüncesizler... 

19 Ocak 2012 Perşembe

Porno Film Dağıtımı Vol=1 sasha grey


Yasal Uyarı : Bu Film +18′dir. Lütfen 18 Yaşın Altındakiler İzlemesin. İzlemesi durumunda, izleyen kişide oluşabilecek herhangi bir psikolojik saplantıdan LaraTv.Com sorumlu değildir. Zira LaraTv.Com yöneticileri olarak yetişkin içerikli filmleri 18 yaşın altındaki kullanıcıların izlememesi için gerekli tüm tedbirleri almış bulunmaktayız.

Edi ile Büdü Elmalı Pasta ve Mutsuzluğu Paylaşmak



Kurabiye canavarı ekleyecektim, vazgeçtim :) edi ile büdü :)ironş şampiyonluğunda tek geçilesi video! Elmalı payları paylaşma!
Mutsuzluğu Paylaşmak videosuda arkasından gelsin :)

18 Ocak 2012 Çarşamba

Fotoğrafçı


Bir takım aramalarım sonucunda, cörk diye tabir edilesi şekilde önüme düşen kıs-kıs güldüğüm videyo :)Mavi manyak kuklanın adını hatırlayamadım. Arkasından kurabiye canavarlı video eklemek isteyesim geldi :)

Karanlık Dönem 1990 lar pkk ve islami gazeteler


* 'Karanlık dönem' olarak bilinen 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır'da süren kazıların bir benzeri Şırnak'ın Silopi ilçesinde başladı.
*Asker, ayrıca, tabura getirilenlerin ayaklarına kurşun sıkıldıktan sonra bir cipin arkasına bağlanıp sürüklenerek öldürüldüğünü ve tabur bölgesinde bir yere gömüldüklerini anlatmıştı. Bu ifade üzerine önceki gün keşif yapılan bölgede, dün............
--------------
Devamıda vardı, midem bulandığı için yazamadım! Yukarıdaki iki paragrafı yayınlayan müessese (gazete değil bunlar şirket-ortaklık nuri alço - tecavüzcü coşkun ikilisi) nin haber içinde kullandığı iki paragraf! Karanlık dönem !
Cipin arkasına bağlanılarak sürüklenerek öldürülen!
Bu fırat haber ajansı vs. değil, fırat haber ajansı pkk nın resmi olmayan kaynaklarından biridir, sakın sanmayın! bu yazılar ilintiler pkk kaynaklarından Türkiye Cumhuriyeti düşmanı odakların kuruluşlardan alınmadı-eklenmedi! Gayet sözde müslümancık anti faşist anti darbecilerin en baba kör-yayın organlarından birinden alındı!
Mide bulandırıcılar... Tiksindiriciler!!! Bunlar gizli bölücü gazeteler, bunlar memleket düşmanları! Bunlar milliyetçilik düşmanları, tüm bu pis hareketlerini de sözde dincilikleriyle maskeliyorlar! Yukarıdaki tarz metinler-anlatım uslubunu pkk siteleri kullanıyor!
YAZIKLAR OLSUN BUNLARA!!!

O gövdenin yükü ağırdı

Filmlerdeki kahraman…
Uzun boylu.
Kalıplı.
Atletik yapılı.
Üçgen vücutlu filandır.
Sert mizaçlı.
Haşin bakışlı.

Bu sahici kahraman ise…
Göbekli iyi mi!
Hatta obez.
Bodur.
Üstüne kel.
Kıkır kıkır da gülümsüyor.


Halbuki…
Beşparmak Dağları orası, yeraltı lideri, kod adı Toros, kan gövdeyi götürürken çekilmiş siyah-beyaz bi fotoğraf karesi, belinde kemer gibi sarılmış mermi şeritleri, elinde hafif makineli.

Henüz genç.
Ama, göbiş aynı göbiş.

18 OCAK 2012 SÖZCÜ MANŞETİ SALTANAT ARABALARI

Gazetecinin önünden geçerken gördüm manşeti! ODA TV de vermiş! Başka nere vermiş?
Sen işçiye memura tasarruf yapacaksın diye öğütler ver;
Sen zeytini tek yutuşta hörç diye yutma yavaş yavaş yiyiver diye öğüt ver;
Sen habire güncellemelerde bulun;
Sen SALTANAT KAYIKLARINI YENİLE! BUNUDA VATANDAŞIN YORGUN OMUZLARINA BİNDİR!
DURMAK YOK YOLA DEVAM
YAŞASIN PADİŞAH EFENDİMİZ!

ahhh ahmet altan ahhhh

ahmet altan:
ASKERİ VESAYET GİTTİ, SİVİL VESAYET GELİYOR
star gazetesi:
siktir git ahmet altan
ben:
ahhh ahhh

Alevi Olan El Kaldırsın!


Öğretmenler sınıflarında böyle uygulamalara başladı!

Alevi olanlar el kaldırsın!

Ne olacak zamanı geldiğinde de:

- duvarın dibine geçin ve arkanızı dönün, kurşuna dizileceksiniz mi denecek?

Faşizim ülkede çok hızlı adımlarla ilerlemekte! Dini siyaset etme halen hızlı adımlarla ilerlemekte! Sivas Maraş Çorum dan ders almayan lar, bu hadiseleri görmezden gelenler, el altından halen destekleyenlere de gün doğdu. Türkiyenin siyasi içtimai durumu bütün bu faşistliklere okadar meğilliki, okadar kolay yapılıyorki bu işler!
Onca zamandır, insanlar aynı şekilde eğitildi, aynı şekilde büyütüldü, azınlıkların bir takım inançları ile öyle güzel oynandı öyle güzel alet edildilerki! Bugün siyasi partiler! kendilerinden olmayanları KAFİRLİKLE suçluyorlar...
Zihniyet aniden değişemez fakat, bu yukarıdaki faşist katliamların üzerinden 20 şer 30 ar sene geçtiği halde bugün öğretmen bozuntusu el kaldırın kim alevi diye sorabiliyor!

Sen bunu bir hristiyan öğrenciye yaparsan ne olur? Sapık yobaz? Adamı dürterler dimi... Medeniyetler ittifakçıları! ;)

Diktatörlük Zamanları


Silivride yatan iki adam varmış, bunlar haftalık hava alma günlerinden birinde  dışarı çıkartılmışlar, bahçenin kenarındaki otlardan yolup odalarına (zindan) götürüvermişler! Sonrası ise!
* 2 ay açık görüşsüzlük cezası!

İnsani her durum ve ortam dan silivride yatanları soyutlamak sonuna kadar cezalandırmak, hatta çimenden topraktan alıkoymak! Faşist iktidar ve yargı sistemi diye başka neye denir? 


Geçmişten intikam almak, gözleri korkutmak adına bu yapılanlar nasıl unutulacak? bugün 1980 zamanlarında yapılan uygulamalara faşizanca diye söylenenler, işkence altından geçmiş yüzbinlerce insanın kanından canından etinden faydalanan yandaş-satılmış kalemler bundan 20 bilemediniz 30 yıl sonra (eğer bir cumhuriyet türkiyesi kalabilirse) ne diyecekler? 
Utanmayacaklarmı?
Bugün tarih halen yazılmaya devam ediyor, yönetimler eller diktatörler asla yerlerinde sonsuza kadar duramıyorlar; eee o zaman ne diyecekler? Tarih karşısında ne diyecekler?
Sonuç: ne fark eder, bugün öylesine zengin edildiler, öylesine rahat ve dokunulmaz yaşıyorlarki! şimdilik yada önümüzdeki 30 yıl içinde sorun yok! Zaten olsa da ne yapacaklar?
kuru kuruya 
ÖZÜR DİLERİZ YANLIŞ ANLAMIŞIZ!
hepsi bukadar!!!

ömer çelik laiklik düşmanımıdır? hırsızmıdır?

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu sırada ortaya atılan Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tabir edilen Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mânâ ifade etmediğini söylememiz de mümkündür.

Türkiye'de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam ile bütünleşmesinin gerekli olduğu kanısını taşıyorum."
1995 ömer çelik
2012 ömer çelik - milli eğitim bakanı
bu arada 2009 yılında bu şahsın izinsiz alıntılar yaparak kitap yazdığı ve hakkında yapılan inceleme sonrasında üniversiteden bir yerde hırsızlık yaptığı gerekçesiyle kovulduğunu da ekleyelim tam olsun!

17 Ocak 2012 Salı

Rick Perry VS cemaat + recep tayyip efendi (islamcı teröristler)

soldan sağa: şevki yılmaz-gulbettin hikmetyar (elkaideci terörist)-r.t.erdoğan (Türkiye Cumhuriyeti Bşkn.)
Şu abd li kaferenin dediğine bak hele! nereden biliyor bunları, kim söyletiyor! Aslan başbakanımız hadi hemen git ağzının payını verşu pis abd linin... Aslansın sen kaplansın! Hadi sana bel bağlayanlar var, umutlarını sana yükleyenler var, tıpkı küçük çocukların sabah işlerine giden babalarına:
-baba bana çikülüta (çukulata) al, baba bana dop (top) al.......
Parçala onları behçettt
Merak ediyorum, behçet bu olayı müthiş medya gücü ve mübarek karizması ile nasıl çözecek :D Türkiyeyi rezil ediyorlar! Bu abd liler kendi adamlarına bunu yapıyor! Ya adamlıklarından çıkmışlara ise?
saddam a kaddafiye usame ye sorun :D tabi yaşıyorlarsa ;)
r.perry:
Açıkçası, karşınızda birçoklarının İslamcı terörist olarak gördüğü kişiler tarafından yönetilen bir ülke varsa, kendi vatandaşlarına bu tür uygulama...................



Not: bir abd li egemenin 2200 yıllık dünyanın en büyük medeniyetlerinden birine böyle laflar etmesi tabiki yenilir yutulur cinsten değildir! Fakat adam pekte şaşırmış gibi durmuyor! Görelim abilerimiz neler diyecekler, bende merak ettim.


taslak!

İlker BAŞBUĞ tahliye edilmedi

Tahliye yada tutuksuz yargılanma hele hele yüce divanda yargılanma talepleri tekrar red edildi! Sebep kuvvetli şüphe, davalının süreçte takıntığı tavırlara ve tutumlarına bakıldığında delilleri kararta bileceği kuşkusu... 
Deliller nasıl karartılacak? Gerçekten anlamıyorum! Kaçma ihtimali!
Bakın arkadaşlar! gemiyi en son kaptan! en başta ise fareler terk eder!
Göreceksiniz kaptanlar en son! fareler en başta terk edecek! Geçmişimize bir bakın, türklük tarihine kahramanlıklara! İçimizde hep fareler oldu! bazen bu fareler kaptanların; kaptanların yanında bulunanlardan fazlada oldu! Sıkıya bindiğinde iş! fare gibi davrandılar! Azgın sulardan yana durdular! Hiç akıllarına akan yerinde duramayan sellerin fırtınaların karşısında set olmayı hiç beceremediler! Zora binince hemen yabancıların gemilerine binip bir gece vakti memleketi yani gemiyi terk ettiler!... Fare duygularına yenik düştüler, bir parça pis peynir için gemilerini-vatanlarını sattılar!
Biraz daha fazla yaşamak biraz daha rahat yaşamak için ruhlarını sellere azgın sulara teslim ettiler, bir parça tahtaya tutunup gemilerini gözlerini kırpmadan sattılar... Göreceksiniz gene edecekler, gene bir gece yarısı fare ler gibi defolup gidecekler! Gene biz kalacağız burada! Gene biz ayakta dimdik dağ gibi duracağız-karşılarına dikileceğiz! Başlarımız buz tutacak, heybetimizden korkacaklar. Ayaklarımızın diplerine fare yuvaları yapacaklar gene, bu sefer farklı olacak! Barındırmayacağız o fareleri içimizde, o işbirlikçileri bu oportünistleri defedeceğiz! Devrimi tamamlayacağız! Cahil ile savaşacağız ! Yarım kalanları bir bir tamamlayacağız! Fareler gene defolup kaçıp gidecekler...

Rauf DENKTAŞ Latif Demirci nin kaleminden

Ne Ayşe kaldı ne tatil ne ecevit ne erbakan ne KADDAFİ nede Rauf... Mekanlarınız Cennet Bahçeleri olsun... Kimsenin düşünemediğini, herkesin bunlar bu işi başaramaz dediğini hep beraber el-ele gerçekleştirdiniz.... Büyük Türk Önderlerinden birini canlı olarak görme fırsatımız oldu, Allaha şükürler olsun.
TEŞEKKÜRLER N.ERBAKAN
TEŞEKKÜRLER BÜLENT ECEVİT
TEŞEKKÜRLER RAUF DENKTAŞ
TEŞEKKÜRLER M.KADDAFİ
TEŞEKKÜRLER TÜM TÜRK-İSLAM ALEMİ...

Rauf DENKTAŞ yada TOROS yada KIBRIS GÜLE GÜLE

Mücadeleye devam, torunlar belki anlayamıyor; belki tarihle pek araları hoş değil, belkide böyle onlara daha rahat geliyor... Belki en acısı gaflet-dalalet hatta hıyanet uykusunda... bugün kıbrıs gençliği... Gündelik hayatlarındaki rahatları bozulmasın diye - bak bügün rahatız mutlu-mutluca yaşıyoruz! rumların bizlerle bizim de rumlarla sorunumuz yok! diyorlar-sanıyorlar... Fakat Türk Siyasi Tarihi ve Avrupanın ve Tüm Egemenlerin tarihleri incelenirse bu hataların görmezlerden gelinenlerin en sonunda başımıza pis adi oyunlarına çeşitli belalara uğrayacağımız anlamına geliyor... Bunu ben uydurmuyorum; tarih yazıyor! Sinsi ve adice işte tam karşımızda bekliyorlar! Her neyse kıbrıs gençliği kıbrısı satmak isteyebilir, hükümet ler kıbrısı pazarlık masalarına yatırabilir, ancak KIBRIS MÜSTAKİL bir devlettir. Tıpkı Rauf DENKTAŞ ın dediği gibi
- bizi karıştırmayın, biz müstakil bir devletiz!

Tekrar neyse! kıbrıs gençliğinin TOROS un manevi makamına! yakışır olduğunu düşünmüyorum! Bu işbirlikçi gençliğin. Yılmaz ÖZDİL in yazdığı gibi en azından Toros un sembolikte olsa ANIT KABİR e mozolesinin konmasından yanayım! Hatta tüm kabri kaldırılarak Ankaraya da getirilebilinir! Burada alacağı dua daha fazla olacaktır! Mücadelemi! yapılması gereken herşeyi layıkıyla yaptı! Taaa ki 2003 e kadar, zaten bu tarihten sonra onunda pek yapacağı bir iş kalmadı!

Anlayana! Batana! 

Kıbrısı satan, TOROS un mezarına sahip çıkamaz! 

Müslüman Hayali - mehmet şevki eygi -

Cemaat güçleri tarafından üzeri karalanan, her bismillah diyeni şeyh-derviş-mürid sanan temiz fakat biryerde de Cumhuriyet için tehlike arz eden kişidir... Çünkü her bismillah diyeni derviş sanır... Neyse Türkiyenin yeni abd ye bağlı konjektüründe palazlanan Müslüman İş Adamları için yazdığı mübarek yazı! 2009 senesinde yazmış yazıyı... Son model mercedes lere son model jeep lere binen türbanlı kardeşlerimizin yeni yeni modaya uyduğu zamanlara denk geliyor yazısı...

28 şubatın ne olduğunu türkiye deki Müslüman lar halen anlayamadı, anlayanlar Milli Gazetelerde sürünmeye 3-5 kuruş paralara çalışmaya devam ediyorlar... Fakat halen ihanetlerine devam ediyorlar... İşte yeni Türkiyeyi amacı abd yi halen tanıyamadılar. İşte o gün yeşil sermaye dedikleri, bugün medeniyetler ittifakçıları olarak peşkeşçiler rantçılar olarak gün yüzüne çıktılar... Tüm amaçları sadece kişisel servet edinmek olan bu yeni jenarasyon memleketi perişan etti,etmeye de devam edecek... Halkın kandırıldığı nokta ise: Ayrıcalıklı kesimin çok iyi kullandığı dinsel objeler ve kelamlar... Ahiret! İslam! Sözde yeni osmanlıcılık kandırmacaları...

pkk yı devlet kurdurtmuş, Uğur Mumcuyu devlet katletmiş, baş örtüsünü ergenekon icat etmiş, ergenekon un onbinlerce sayfa delili dayanağı varmış, halk kültürsüz dilsiz bırakılmış... Asyanın japonyası olmamız gerekiyormuş! abd ve israilin uydusu olmamamız gerekiyormuş!

1- pkk yı ab-abd-israil in ortak paydada buluşmaları neticesinde dünya konjektürü kurmuştur.
2- uğur mumcu yu alman istihbaratı muhtemelen yobaz piçlere katlettirmiştir.
3- baş örtüsünü erbakan icat etmiştir.
4- 10.000 lerce sayfa boştur! Her türlü çürütme mahkeme tarafından kabul görmemekte, yapılan sehven :) yanlışlar ayyuktadır... Hatta dinlemeler bile şeytanice yapılmaktadır!
5- Halk kültürsüz dilsiz bırakılmamıştır! bugün otobüste minübüste kaç müslüman kitap okumaktadır?
6- asyanın japonyası olmak için medeniyetler ittifakçılarından medet umulmaz!
7- abd israilin uydusu olmayı bıraktık, iktidar kendinden öncekileri suçlarken bugün kendisi eskileri geçmiştir. Bknz. libya ve suriye! tutumları, israil savunma füzeleri...
8- norveçte isveç te olan inanç özgürlüklerinden bahsedilmiş; bugün otobüsler de genç kızlar şort giyiyor diye müslümanlar insanlara dayak atmaktalar... Eyginin yazısı nereden alınırsa alınsın sapıklıktan geçilmiyor! Genede koyalım da müslüman ticaret edamlarının nasıl olması gerektiği kısmı da yeterli olacaktır.

Aha işte mübarek yazısı: :)

Mehmet Şevket Eygi kaleminden...
Hatırlamanız, hem de iyi hatırlamanız lazım; bundan on sene kadar önce Anadolu`nun ve Trakya`nın Müslüman iş adamları, tacirleri bu memleketin, bu halkın, bu devletin hayrına işler yapmak istedikleri zaman birileri ne kadar kızıp köpürmüşler, "Yeşil Sermaye" diye hop oturup hop kalkmışlardı.
28 Şubat`tan sonra, THY uçaklarında yolculara Müslüman bir firmanın kekleri veriliyor diye ortalığı velveleye vermişlerdi.
Onların Müslüman çoğunluk için çizdiği sınırlar vardır, bunların aşılmasını kesinlikle istemezler.
40 yaşını geçmiş bir halk kadını başını örtebilir ama genç, okumuş, avukatlık veya doktorluk yapan bir hanım örtemez.

Müslüman küçük bir atölye işletebilir ama büyük bir fabrika kuramaz.
Anadolu`nun ve Trakya`nın Müslüman iş adamları, Müslüman tacirleri insan haklarına aykırı olan bu sınırları kırdılar ve hayli de başarılı oldular.
Kayseri bir sanayi şehri haline geldi, en az 50 ülkeye ihracat yapıyor.
Müslüman sermayenin ülke ticaretinin ve sanayinin en az yüzde 75`ini eline geçirmesi şarttır. Aksi takdirde çoğunluğu oluşturan Müslümanlar vesâyetten hakaretten, ezilmekten, zilletten, kölelikten kurtulamaz.
Bu konuda en büyük iç tehlike, bazı Müslüman zenginlerin İslâm ahlâkına aykırı hareket etmeleridir.
İslâm ahlâkı, zenginlerin azmalarına izin vermez. Azmak, azgınlık ne demektir?
İsraf, azgınlıktır. Lüks ve aşırı tüketim, azgınlıktır. Gösteriş, azgınlıktır.
Adam Müslüman zengin ve koru içindeki köşkünün veya konağının garajında beş lüks arabası var. Biri kendinin makam arabası, biri spor arabası, karısının lüks arabası, üniversiteye giden oğlunun lüks arabası, kızının lüks arabası... Böyle bir şey İslâm`a, İslâm ahlâkına aykırıdır. Arabaları olsun ama son derece lüks ve pahalı olmasın.
Müslüman zenginler topluma örnek olmalıdır. Ölçülü yaşamalıdır.
Müslüman iş adamları 7 yıldızlı otellerde caka satmamalıdır.
Müslüman iş adamları ülkeye ve halka faydalı hayır işlerinde, faaliyetlerinde çağdaşlarla yarışmalı ve onları mutlaka geçmelidir.
Çok zengin Müslüman firmalar müzeler, sanat merkezleri, kütüphaneler, araştırma kurumları kurmalıdır.
Bir kısım çağdaşlar vur patlasın, çal oynasın haram zevk ü safalar ile ömürlerini ziyan ededursunlar, Müslümanlar gece gündüz çalışmalı ve kazandıkları paraları i`lâ-i kelimetullah için harcamalıdır.
Atina`da Benaki Müzesi var, zengin bir Yunanlı kurmuş. İçinde İslâm sanatları bölümü de bulunuyor. Bizde de, doların milyarlarına sahip Müslüman zenginler böyle müzeler kursunlar.
Zenginlerimiz kazançlarının, servetlerinin bir kısmını hayır, hasenat, ilim, sanat, kültür için harcamalıdır.
Bu iş hiç de kolay değildir. Nerede para var, oraya birtakım asalaklar üşüşür ve paraları yemek ister. Bu haşarata imkân verilmemelidir.
Müslüman zenginler, Ehl-i Sünnet Müslümanlığına aykırı işler yapan birtakım bozuk gruplara kesinlikle yardım etmemelidir.
İsraf etmemek cimrilik değildir.
Bu benim yazdığım, istediğim şeylerin gerçekleşmesi için yüksek kültür, ilim, irfan, ufuk genişliği gerekir. Sadece zengin olmakla iş bitmiyor, bu saydıklarıma da sahip olmak lazım.
Ülkemizde bir buçuk milyon civarında Kripto Yahudi yaşadığı söyleniyor. Onlar da çalışsınlar, zengin olsunlar, iş yapsınlar. Bendeniz antisiyonistim ama antisemit değilim. Lakin birtakım azınlıkların, ezici çoğunluk olan Müslümanlardan daha zengin, daha fazla büyük iş yeri ve fabrika sahibi olması bir dengesizliktir. Müslümanlar, ahlâk ve hukuk sınırları içinde onlarla yarışmalı ve hakkettikleri yeri almalıdır.
Bu yazıyı kaleme aldığım tarihte ülkemizdeki Musevî vatandaşlarımızın sayısı 13 bine düşmüştür. Sayıları azdır ama finans, ticaret, sanayi, ihracat ve ithalat sektöründe en büyük işleri onlar yapıyor. Bu da bir anormallik değil midir? Düşmanlık yapılsın demiyorum ama yarışma mutlaka yapılmalıdır. Müslümanlar iş, ticaret, üretim, finans, ithalat, ihracat konusunda Yahudi vatandaşlarımızı geçmeli, aşmalıdır.
Bunu yaparken kanunlara, ahlâka, insan haklarına aykırı hareket edilmemelidir.
Sabataycıların "Yeşil sermaye güçleniyor!.." yaygaralarına aldırmadan kalkınmalıyız. Bilginin, uzmanlığın, ahlâkın, faziletin, bilgeliğin ışığında. Herkese örnek olarak. Zenginleşince azmayarak, kudurmayarak. Şeytanın tuzaklarına düşmeyerek. Lüks ve israftan uzak durarak. Dünyaya örnek olarak...
CEHENNEMÎ KÖSLER ÇALIYOR...
Eskiden Osmanlı devrinde muharebelerde kös adı verilen büyük davullara vurulurmuş. Savaş başlarken ve savaşın içinde bazen develerin iki yanına asılmış bu davullardan gelen gök gürültüsü gibi ama ahenkli, uzunlu kısalı darbeler askerin heyecanını artırır, onları bir tür savaş transı içine sokarmış.
Günümüzde de Ergenekon savaşı içinde bu köslere vuruluyor. Bunları daha çok Ergenekon yanlıları vuruyor. Kulakları sağırlaştıran, beyinleri allak bullak eden, ortalığı velveleye veren kös sesleri.
Bu seslerden kamuoyunun beyni zonkluyor. Böyle korkunç korkunç gürültüler, darbeler içinde insanlar doğru ve sakin düşünme imkânı bulamıyor.
Köslere yalan, dolan, iftira tokmakları vuruluyor.
Gayeleri Ergenekon meselesini balon gibi söndürmek.
Kalabalıklar Anıtkabir`e gidiyorlar ve kös çalıyorlar.
Gazetelerde, televizyonlarda kös çalıyorlar.
Mevcut iktidarın solcu bir bakanı bile kös çaldı.
Bu kös sesleriyle gözleri görmez, kulakları işitmez hale getirmek istiyorlar, kalpleri ve vicdanları mühürlemeye çalışıyorlar.
Kösler vuruldukça bir kısım halk sersemleşiyor.
Bu köslerle hangi yalanları yayıyorlar?
Ergenekon boşmuş, fosmuş... Hayır, Ergenekon 1923`ten bu yana Türkiye`nin en büyük dâvâsıdır.
Ergenekon`un hukukî dayanağı yokmuş...Hayır, vardır, on bin sayfaya yaklaşan korkunç iddialar içeren dosyaları bulunmaktadır.
Kös sesleriyle darbe teşebbüslerini gizlemek istiyorlar.
Faili meçhul cinayetleri örtmek istiyorlar.
Uğur Mumcu`yu kimler öldürtmüştür?.. Sivas ve Başbağlar cinayetlerini kimler provoke etmiştir?..
PKK`yı niçin kurdurtmuşlardır? Resmî ideolojiyi ayakta tutmak, demokrasi, evrensel insan hakları ve halk iradesi üzerindeki vesayeti sürdürmek için.
Başörtüsü krizi denilen sun`î/yapay krizi Ergenekoncular çıkartmıştır.
Halkın çoğunluğunun din, inanç, inandığı gibi yaşamak hak ve hürriyetlerini onlar ayaklar altına almıştır.
Kös çalanlar 1960`ın, 1971`in, 1980`in ve 28 Şubat`ın sorgulanmasını, muhakeme edilmesini istemiyorlar.
Onlar doğru dürüst düşünemesin, doğru tercihler yapamasın diye halkı, yeni nesilleri kültürsüz, dilsiz bırakmışlardır.
Onlar yakın tarihimizi tahrif etmişlerdir.
Onlar, Türkiyelilik kimliğinin birinci faktörü olan İslâm konusunda ağır baskılar yapmışlar, dini tahrife cür`et etmişlerdir.
Şu telefon emri onların zihniyetini, ahlâkını, vicdanını anlatmaya yeter de artar: "HER PUŞTLUĞU YAP!.."
Bir ülkedeki haklılar, en az haksızlar kadar cesur, gözü kara ve atılgan olmazlarsa orada hürriyet ve haysiyet güneşi doğmaz.
Türkiye`yi sevenler, vesayetsiz bir demokrasi isteyenler, azınlık baskılarından kurtulmak isteyenler, Türkiye`nin Ortadoğu`nun Japonya`sı olmasını isteyenler, ABD`nin ve İsrail`in uydusu olmamızı istemeyenler, gerçek tarihi bilmek isteyenler, hukuk ve adalet isteyenler, insan hakları isteyenler, İsveç ve Norveç`teki gibi din ve inanç hürriyeti isteyenler!.. Tek cümleyle ezilenler, dışlananlar, horlananlar!.. Onlardan daha cesur, daha gözü kara, daha uyanık olunuz.Aksi takdirde kölelikten kurtulamazsınız.
Yalan dolan kösleri halkı sersemletmesin.

Olası İşgal Planı İstanbul Üzerinden Türkiye İşgal Edilecek


Nato tarafından yani abd dolaylı olarak ta israil taraflarından işgale mi hazırlanıyoruz? yüzyıllardır bizleri perişan etmek isteyenler işgal etmek isteyenler bizleri anadolu topraklarından sürmek isteyenler sonunda muratlarına erecekler gibi... Mütareke dönemi istanbul hükümetinden daha kötüleri daha arsızları bugün işbaşında... Ve Milletin başında Gazi Paşası da yok... Sonumuz kötü! 

Bunu neye dayanarak uyduruyorum, son bir haftadır İstanbul a yarım parmak kar üzerine de yağmur yağdı; Tüm marmara 1 gün elektriksiz kaldı. Dün parmak kadar kar yağdı İstanbul felç oldu!

Olası İstanbul Depremi

17 milyonluk kent bir gecede çökecek, tüm altyapı bir gecede çökecek! iletişim kopacak - elektrik-telefon-doğalgaz tüm altyapı sistem ve şebekeleri ortadan kalkacak... 


İstanbula denizden çıkarma yapacak ordu zaten pasifize edildi, bu senaryoları ortaya koyacak olanlar bir yolunu bulacak ve orduyu istanbul sınırlarından içeri sokturmayacaklardır... 

Dünyaya da biz kifayetsiz kaldık; gel abd bizi kurtar diyecekler! Sonunda dedelerinin başaramadıkları ihanet planlarına bunlar sahip çıkacaklar ve başaracaklar.

 Bir kere askeriyle giren işgalci emperyal abd bu topraklardan gitmeyecektir... Zaten toplum olarak her türlü milli manevi kavram ve duygularımız bu hükümet tarafından alt-üst edildi karalandı yok edildi... Düşman çizmelerini güzel sanıp millet onları çiçeklerle karşılayacak hale getirildi!

Sonuç: Türkiyenin işgal planı! Daha dün yarım parmak kar yağdı üzerinede yağmur ! tüm marmara 1 gün elektriksiz kaldı... Senaryo hazır, büyük olası İstanbul depremi ile tüm yurt işgal ettirilmek istenecek...

Beceriksiz İstanbul Büyük Şehir Belediyesi

Televizyonlarda gazetelerde her yerde yoğun kar yağışı - yoğun kar yağışı! sebebiyle İstanbul da hayat durdu - trafik çöktü ! boğaz köprüsü iflas etti! Yahu arkadaş ben de İstanbulluyum hatta İstanbul un rakım olarak tepelerinden birinde oturuyorum, bizim buraya hayatı felç edecek pek kar yağmadı...

İşte yağdığı yerlerde de yukarıdaki görüntüler ortaya çıktı, ''kepazelik'' ''rezillik'' çaresiz kalma! Bu şehir olası marmara depreminde ne durumlara düşecek?

Siz şuna şöyle desenize:

- beceriksiz belediyeyiz, İstanbul her türlü felakete açık! Parmak kadar kar yağdığı anda bile perişan oluyoruz,rezil kepaze oluyoruz. 

Bu işlerin altından kalkamıyoruz! 

Bırakın gidin arkadaş! Yapamıyorsanız! gidin! Neredeyse 20 yıldır aynı partinin uzantıları belediyecilik yapıyor! Artık ne bahane sunacaksınız!

16 Ocak 2012 Pazartesi

Banu AVAR Yeni Dünya Düzeni-1 Mc Carthy Döneminin Bıraktıkları



P. Mc Carthy döneminin başta abd olmak üzere dünya üzerindeki derin etkileri. Geniş kapsam büyük son procemde!

Çağdaş Gazeteciler Derneği nin İlkeleri

Her meslek dalında olduğu gibi gazetecilikte de bir takım ilkeler özellikler olmalıdır... Ayakkabı boyacılığının ilkeleri yazılmaya kalkışılsa neler olabilir?
- kimsenin çorabını boyama
- 2 liralık boyayı durumuna yerine göre 5-10 liraya yapma, serbest piyasanında suyunu çıkarma... Başka meslek dallarında ilkeleri yazmaya çalışsak?
///////taslaktır????????????? meslek konusu desteklenmeli...
Mesela kaynakçının ilkeleri!
Yada su tesisatçısının, halı yıkamacısının, bakkalın - marketin, belki berber lerinde ilkeleri vardır! Ve kesinlikle de dünyadaki her meslek dalının bir ilkesi manifestosu amaçlarının araçları ile belirlendiği kişilerin altlarında imzalarının bulunduğu kağıtlar evraklar ile de tescillenmelidir... Ve meslek erbab larıda bunlarada uymalıdır. Uymak yetersiz olduğu-olacağı durumlar da olacağından, meslek erbap ları kontrol da edilmelidir... Örneğin besin maddesi satan dükkanlar nasıl denetleniyor - nasıl berber ler belirli aralarla kontrol ediliyorsa tüm meslek üstadlarıda kontrol edilmeli takip edilmelidir... Arkadaş, kaynakçının nasıl ve neden kontrolü gerekiyor diye düşünülmeden, her meslek teknik olarak denetlenmelidir...

//////// kaynakçılar oto hırsızlığı için gerekli (kaporta anlamında kaynakçılar) dirler. arabalar çalınır parçalanır - tekrar toplanır yada parça parça satılır...

Kaynakçıların denetlenmesinden bahsederken, nasıl ve hangi arada olayı gazetelere bağlayacağım, özgür tarafsız olmalarından bahsetmek istediğim gazete-gazetecilik yada kağıtsal medya (ben şuan icad ettim) ne hakla hele hele kimler tarafından kontrol edilecek... Bu kontrol motoru sosyal adalet ve sosyal yaşam standartlarıma insan haklarına da aykırı gibi gözükmekte... Peki günlük tarzında yazmak lazım!!!! Sesli düşünme yapyorum-hem düşünüyorum hemde klavyeye bakmadan yazıyorum...

Tüm meslekler kontrol altında tutulacak ama gazetecilik kontrol edilmeyecek!

Sebep?

özgür olmaları tarafsız olmaları! ve özellikle HALKIN YANINDA olmaları gerekiyor... Denetleme motoru eğer gazete içine girerse eninde sonunda rüşvet irtikap yollarına sapılır, işler zamanla sarpa sarar! bunun yanında birde herşey günümüzde olduğu gibi tıkır tıkır yasal hale gelir! Ne diyorum ben !!!! Neyse!

Yanında olmak kesinlikle göreceli bir kavram değildir! Halkın Yanında olmak denilince, iktidar güçlerinin yandaşlarının okuduğu paçavrada yazanlar bugün teknik manada bukadar somut örnek varken ! tarafsız olduklarını söyleyemezler - aslında tarafsızlık mevzu değil konumuz - bir tarafın tarafını tuttuğumuzda - diğer tarafın karşısında durmaktayız...

Göreceliye dönüşmekte! Ama vereceğim örnek yada örneklerle konuyu uzatmadan çözmek istiyorum!

istanbul b.b. sinin zamanında gerçekleştirdiği ve paraların nerede olduğunun bile tam olarak çözülemediği, kesinlikle öyle yada böyle üzerinin örtüldüğünün kafası çalışan insanların dahi çakozladığı bir dönemde! recep ve tayfası için masumdur lar demek! tarafsızlıkmıdır-taraflılıkmıdır? hükümetçilere göre gerçek bağımsızlık onların tarafındayken - diğer yanda ise taraflılar bulunmakta...

akbil-belbim yolsuzluğu üst satır!

Fakat bilimsel veriler var! Bazı noktalarda tamamen somut deliller arayan yobaz din kardeşlerime! gözümüzle göremediğimiz bir takım varlıklara inanıyoruz! Hatta bunlar ile sınav ediliyoruz! Nasıl bir delil gerekli.... Bu yobazların din anlayışına ahlak ve İMAN mantıklarına ters!

Rüşvetin Belgesi bu memlekette zamanında icad edildi, konuşuldu tartışıldı...

Şimdi gelelim ÇGD ye, madde madde vermiş arkadaşlar olayı... Bakıyorumda göreceli-görecesiz anlamda salt doğruları ve memleket için kesinlikle hayrına işlerden bugün kaç gazete bahsediyor! Bugün kaç paralı-kalem hergün ruhunu iktidar güçlerine satıyor...


///////////////////

İşte Çağdaş Gazeteciler Derneğinin 20 Altın Kuralı !!!

bu kurallardan ahmet hakan gibi işbirlikçi hainlerinde haberdar edilmesi son derece önemli...

http://www.cgd.org.tr/index.php?Did=6

1. Gazetecilik kamu görevidir; gazetecinin temel amacı haber ve yorum üreterek halkı ve kamuoyunu bilgilendirmektir. Gazetecilik, özel amaç ve çıkarlara alet edilemez; haber ve bilgiyi yayımlamak ya da yayımlamamak karşılığında maddi-manevi çıkar sağlanamaz, hediye kabul edilemez.

2. Gazetecinin halka ve kamuoyuna karşı mesleki sorumluluğu, işverenine ve kamu otoritelerine karşı sorumluluğundan önce gelir.

3. Gazetecilikte, “haberde dürüstlük-nesnellik, yorumda özgürlük-serbestlik” kuralı titizlikle uygulanır. Haber, yorum ve ilan-reklam metinlerinin birbirlerinden ayrı tutulması, okuyucuya ve izleyiciye saygının da gereğidir.

4. Yayınlarda hiç kimse ırk, renk, cinsiyet, dil, dinsel inanç ya da inançsızlık, sosyal statü, sınıf, bedensel yapı, düşünce ve eğilimleri nedeniyle hor görülemez, kınanamaz, aşağılanamaz. Haber ve yorumda, kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan sözcükler kullanılamaz.

5. Gazetecilikte, kanıtsız iddia ve suçlamaya, iftiraya, yalana, manipülasyona yer yoktur; kanıt ve belgeler tahrif edilemez; doğruluğu kesinleşmeyen haber, doğruymuş gibi sunularak okuyucu-izleyici yanıltılmaz. Her şeye karşın yanlışlığı ortaya çıkan haber ve yorum düzeltilir, yanıt ve düzeltme hakkı kullandırılır.

6. Kamuoyunun ve halkın haber alma ve bilgi edinme hakkıyla doğrudan ilgili değilse, kişilerin özel yaşamı yayın konusu yapılamaz.

7. Hiç kimse, yargı kararı olmadıkça, "suçlu" ilan edilemez; idari makamların tek yanlı suçlamaları ve teşhir uygulamalarından hareketle, haberde ve yorumda suçlu gibi gösterilemez. Yargılama sürecinde de yalnızca haber verilir, taraf olunmaz.

8. Gazeteci, görevini yaparken, mesleğin saygınlık ve ahlakını gölgeleyecek yöntem, tutum ve davranışlardan uzak durur; bilgi edinmek için tehdit ve şantaja başvurmaz, maddi-manevi çıkar vaat etmez..

9. Gazeteci, devlet başkanından sade vatandaşa kadar, haber kaynağı kişi ve kurumlarla iletişimini meslek kuralları içinde kalarak yürütür; gazetecilik görevinin ötesine geçerek, haber kaynaklarıyla bütünleşmez, özdeşleşmez. Bu bağlamda, hükümetin ve resmi-özel kişi ve kuruluşların sözcüsü ve elemanı; gizli servis ajanı, polis, asker, bürokrat, politikacı, parti militanı, şirket yöneticisi, bankacı, tüccar, vb. gibi davranamaz, yayın yapamaz; yalnızca gazetecilik yapar.

10. Gazeteci ve yayın organı, ideolojik, siyasal, ekonomik, örgütsel tercihleri doğrultusunda yayın yapmak istediğinde bunu dürüstçe açıklar, “tarafsızlık” maskesinin arkasına saklanmaz.

11. Gazeteci, devletin belirlediği ekonomik, sosyal, siyasal, ulusal ve uluslararası politikaların karar ve uygulama süreçlerinin öznesi değil, nesnel gözlemcisi ve habercisidir; bu konularda resmi-gayri resmi önyargıları değil, halkın haber alma hakkını gözetir.

12. Gazeteci, şiddet, zorbalık ve savaş kışkırtıcılığına araç olamaz. Barışı, ulusların ve halkların kardeşliğini, eşitliğini savunur; insanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Ulusal bağımsızlık ve demokrasiyi vazgeçilmez ilke olarak kabul eder. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ve Helsinki Nihai Senedi’nde belirtilen ilkelere bağlı kalır.

13. Gazeteci, ücretli basın emekçisi kimliğiyle, işyerinde, işkolunda ve ülke genelinde emek-sermaye ilişkilerinin demokratik çerçeveye kavuşturulması için, emekçilerin ekonomik- demokratik mücadelesine aktif olarak katılır.

14. Gazeteci, düşünce ve basın özgürlüğünün tam olarak gerçekleşmesi, kamuoyunun serbestçe oluşması ve halkın haber alma hakkının hiçbir kısıtlama olmaksızın kullanılabilmesi için her türlü sansür ve otosansürle mücadele eder, kamuoyunu bu yönde bilgilendirir.

15. Gazeteci, kaynaklarının gizliliğine ihanet etmez; saklı kalmak üzere verilen bilgileri yayımlamaz; kaynağın yanıltmayı amaçlaması durumunda, kamu yararı doğrultusunda hareket eder.

16. Gazeteci, haber, yorum ve yazılarının sorumluluğunu eksiksiz ve kaçamaksız üstlenir; meslektaşlarının haber, yorum ve yazıları ile başkalarının yazınsal ürünlerini kendi ürünüymüş gibi kamuoyuna sunamaz.

17. Gazeteci, elde ettiği ekonomik-mali bilgileri yalnızca haber ve yorum yazmak için kullanır. Sahip olduğu, alım satımını yaptığı ve yapacağı menkul değerler hakkında haber ve yorum yapamaz.

18. Gazeteci, rekabet nedeniyle de olsa, başka gazetecilere bilinçli ve açık, mesleki zarar vermekten kaçınır. Meslektaşlarının yayınını engelleyici davranışlarda bulunamaz. Gazeteci, daha düşük ücrete çalışacağını bildirerek, başka bir gazetecinin işinin kendine verilmesini isteyemez; onun işten çıkartılmasına önayak olamaz.

19. ÇGD üyesi, zor duruma düşen arkadaşlarını yalnız bırakmamayı, işsiz meslektaşlarıyla dayanışma ve yardımlaşma içinde olmayı insanlık görevi bilir. Üyeler, yardımlaşma ve dayanışma görevini ihmal eden yönetim organlarını uyarmakla yükümlüdür.

20. ÇGD üyesi işveren temsilcisi, yukarıda sıralanan - “üyelik ilkelerine / meslek etik kuralları”na açıkça aykırı- tutum ve davranışları dışında çalışanları işten ayrılmaya zorlayamaz; eşit işe eşit ücret politikası uygular; çalışanlar arasında ayrımcılığa yol açan ücret politikası ve çalışma programından kaçınır.

Banu Avar Yeni Dünya Düzeni Belgeseli


Yurdumuzun yegane büyük ortadoğu plancılarının bizzat izlemesi gereken video. Gerçi son kurtlar vadisi bölümünde ajanlar birbirlerine büyük-ortadoğu projesinin tutmadığını araplarda baharın olduğunu söylese de! aklı-selim vatandaşlarımızın araplardaki baharın nerede olduğunu sorguladığını, böyle birşeyin olmadığını bunların suni birer yalan olduğunun farkında olduklarından eminiz...
Mısırda bahar var ise nerede? Bugün mısır tıpkı ırak gibi parçalanmanın eşiğinde! bu küresel çeteler gelir! mevcut hükümetleri bozar! etnik ayrımlardan istifade eder, kardeşleri kardeşle savaştırır en sonunda da gelir tepelerine biner!
tunusta ve diğerlerinde!
Bir diktatör gitti yerine başkası geldi!
Demokrasi ve özgürlüğün tanımını bilmeyenler bugün çıkıp libya çöllerinde ahkam kesiyor! Kestikleri ahkam sadece kendi faşistlikleridir başkada birşey değil! Bunlar zamanında eşbaşkanlıklarını ilan edip! başkent olarak ta diyarbakır ilimizi göstermedilermi? Bunlar başka ülkenin işgalcileriymiş gibi TC. nin bir ilini bir israil-abd projesine başkent dahi yapabildiler... Yazık ettiler vatana çok yazık!

19 Mayıs Nerenize Battı

Sormazlar mı o zaman:
“Samsun’a çıkmadıysa niye biraz adama benziyorsun?..”
*
Samsun’a çıkışını kesiyorlar…
Ankara’ya gelişini kırpıyorlar…
Ortası, Sivas ve Erzurum Kongreleri kalıyor size…
*
İlkokul çocuklarını umreye götürme kararından birkaç gün sonra 19 Mayıs törenlerini kaldırmaları tabii ki rastlantı değil…
19 Mayıs; çağdaş insan demek…
19 Mayıs; peçesiz, çarşafsız, türbansız, külahsız, cüppesiz modern toplum demek…
19 Mayıs; özgür kadın demek…
19 Mayıs; kul olmayan erkek demek…
19 Mayıs; sesi çıkan gençler, sorusu olan çocuklar demek…
19 Mayıs; modern eğitim demek…
19 Mayıs; şeyhsiz, şıhsız, dergâhsız, medresesiz, tarikatsız, fetvasız laik devlet demek…
19 Mayıs; medeni hukuk demek…
19 Mayıs; müspet bilim, ilim demek…
19 Mayıs; uyanış demek…
19 Mayıs; özgüven demek…
19 Mayıs; dans demek…
19 Mayıs; şarkı demek…
19 Mayıs; müzik demek…

Ama tüm bunlar sana uymaz badem…

*
Ankara dışındaki illerde alan töreni yapılmamasının gerekçesi; çocukların derslere motivasyonunun bozulması, soğuk havalar ise…
Yıllardır “Önlerinde hayvanları yatırıp gırtlaklarını kesmeyin, çocukların psikolojileri bozuluyor” dedik duymadın da… Onurlu bir bağımsızlık savaşına adım attıkları günü dans ederek kutlamaları mı bozuyor çocukları?..
Ya da; Türkiye’nin en soğuk şehirlerinden Ankara’da çocuklar üşümüyor da, İzmir’de, Antalya’da, Mersin’de mi üşüyecekler?..
*
19 Mayıs; dünya uluslarının bağımsızlık ve modernleşme mücadelelerinin başlamasının da tarihidir…
Sen Amerika’nın deliğine girmişsin, sana uymuyorsa…
Bırak, onu örnek alan Japonlar kutlasın…
*
Ne yapalım…
Atatürk 19 Mayıs’ta “Hava soğuk, üşütmeyelim sonra” deyip Anadolu’ya çıkmasaydı da…
Adam yerine geçip, yıkacak bir şey de bulamayacaktın ya…

BEKİR COŞKUN!

19 mayıs ahmet hakan ve onun gibi vatan hainlerinin götüne battı! ki bekir coşkunu eleştirdi!

türban nerenize batmış: vakit 19 mayıs nerenize battı: bekir coşkun

Aynen buna getirmiş vatan haini oportünist vatan haini işbirlikçi ahmet hakan!
Bekir Coşkunun yazısına binaen sanki kalem olarak yürek olarak ! geçmiş olarak onu geçebilmiş gibi! yazısına dem vurmuş eleştirmiş! sen kimsin ahmet hakan? geçmişin nedir? memleketteki bu bölücü hava olmasaydı, bırak hürriyet gazetesini senin ne mal olduğunu çok önceden çözmüş cemaat dahi seni zaman gazetesine sokmazdı! libarel arıyorsanız o ahmet hakan dır!
libarel köpek arıyorsanız gene odur!
oportünist arıyorsanız gene ahmet hakan dır!

Ruhunu satılığa çıkarmış bir gazeteci arıyorsanız işte o gene ahmet hakan dır...

HA abdullah öcalan ha murat karayılan ha ahmet hakan ! hepsi bir hepsi aynı!

/////////////////////
Şöyle demiş köpek soyu!
bekir coşkunun yazısını beğenmemiş - başlığı hiç yaratıcı bulmamış! eskiden bu başlıkları vakit-akit gazetesi atarmış! onlar:
- türban nerenize battı yazarmış!
bekir coşkun da
- 19 mayıs nerenize battı yazmış!

ULAN LİBOŞ KÖPEK CUMHURİYETÇİLERE TÜRBAN BATTIYSA, İRTİCACILARA 19 MAYIS BATTIYSA; SANA NE BATTI? SENİN KUYRUĞUNA KİM BASTI DA YADA SANA BUNU KİM NEDEN YAZDIRDI? SEN NEDEN AFKURUYORSUN! İT GİBİ!

Genç Kızlar Okumasın! 13 yaşında Kocaya Satılsın

Bu olayın sonudur! Akp nin gerçek amacı budur! Kızlar okuldan alınacak! peşkeşlenecek! standart akp demokrasisi!
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19697700.asp

murat karayılan recep tayyip erdoğan el ele vermiş

m. karayılan denen terörist 2.başından (sözde) müthiş açıklamalar! Habur rezaletini yada habur diplomatik açılım girişimini recep istemiş, onlarda yollamışlar... Bunu bir tek akp kabul etmiyor fakat o döneme geri dönelimmi? Uğraştırmayın beni!
Şunu-şunları hatırlatayım yeter!
* koskoca sınır kapısının teröristler için süslenmesi
* ayaklarına kadar gelen savcılar-hakimler çadır mahkemeleri
* sayın öcalan kelamı meselesinde akp bakanlarının savcılara hakimlere dayatmaları!
* teröristlere verilen sözler!
* şehit ailelerinin dramında akp nin karşı atakları! saldırmaları!satılmış basının teröristten yana tavır koymaları!
* mahkemelerin pkk yı resmen aklaması!
* teröristlerin tüm yurtta kahraman ilan edilmeleri...
AYRINTILI YAZMAYA GEREK YOK
Suçlarını itiraf eden, apo ya başkan diyen! fakat teslim olmuyoruz! diyenlere zorla! hükümet tarafından savcılara verilen talimatlarla salıverildikleri.... Canım isterse yazarım devamını... 

Fakat bu soysuzluklarını teröre nasıl geçit verildiğini akp nezaman kabul edecek? Zamanında yaptıkları tüm açılımların bugün memlekette estirdiği olumsuz havaların sorumlusu, pkk nın bitmek üzereyken! yeniden siyasal-askeri alanlarda palazlandırılması!!! Bunları bugün yazıyoruz! tarihe geçtiklerinde ve bizler geri baktığımızda birçok pişmanlıklar yaşayacağız... Bu günlere geri dönmek vatan hainlerini yok etmenin nekadar gerek olduğunu anlayacağız! (anlayacaklar-işbirlikçiler)
İşbirlikçilerin iplikleri pazarlara dökülüyor! Utanmaz medya ise bunları veremiyor!

Akp den Bir Yolsuzluk Daha Kandırılan Çingeneler

İşbirlikçi kibareye zamanının tüm adi işbirlikçi satılmış çingeneleri sulukulenin peşkeşlenmesi adına çalışmıştı... Hatta balık ayhan denen işbirlikçi dahi kıyıma ortak olmuş, milletvekilliği hayalleri yaşamıştı... Ama olmadı! herzamanki gibi akepe ve yandaş talan çevreleri verdikleri sözleri bir-bir unuttular yada yediler! İşte bir kıyım daha Sulukulenin yeniden imarı-toki-akepe arasında gidip gelen çingene kardeşlerimiz sonunda net bir gol daha yedi! Alacakları dairelerde hak sahibi olmadıklarını - olanların da kura çekilerek daire sahibi olabileceklerini öğrendiler... Tebrikler!
Bu arada kapı gıcırtsına dahi göbecik atan çingeneler, azıcık :) aklınızı başınıza alın! Haklarınızın savunucusu olun!

CHP nin sitesinden alıntı

Sulukule’de evleri yıkılan 900 hissedardan yaklaşık 50′si 640 dairelik projede hak sahibi. Onlar da ‘kura şoku’ yaşıyor: Kandırıldık.

Sulukule’de yıkılan evlerin yerine TOKİ ihalesiyle inşa edilirken Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in, beş yıl önce “Proje burada yaşayan insanların başka yere taşınması projesi değildir. Burada hak sahibi olan aileler yine hak sahibidirler” dediği proje bitmek üzere. Ancak Sulukule olarak bilinen Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerinde yapılan araştırmaya göre, evleri yıkılan 900 hissedar arasından en fazla 50’si 640 dairelik projede hak sahibi. Onlar da imzaladıkları sözleşmelere göre 125 metrekare ev hayali kurarken şimdi kurada şanslarına ne çıkarsa o evi alacaklarını öğrenmenin şaşkınlığını yaşıyor. Daire büyüklükleri 60 metrekareden başlıyor.


-Anlaşanlar da mağdur-

Evlerinin yıkılmasına karşı çıkmamışlar, belediyeyle anlaşmışlar. Ama şimdi onlar da mağdur. Çünkü belediyeyle yaptıkları sözleşmeye rağmen ne kaç metrekarelik evde oturacaklarını ne de evlerine ne kadar para vereceklerini biliyorlar. Sözleşmede talep ettikleri evin metrekaresi ve fiyatı belirlenmiş, altına imzalar atılmış. Şimdi belediye, “Kaç metrekarelik evde oturacağınız kurada çıkacak” diyor.

54 yaşındaki Yıldız Kaynar’ın yıkılan evi 58 bin liraya sayılmış, 125 metrekarelik bir ev için sözleşme imzalamış. 107 bin lira borca girmeyi kabul etmiş, beş senedir bu evi bekliyor: “Beş altı yaprak bir şeyler vardı, okumadan imzaladık. Hangi metrekareye yazıldıysam onu istiyorum. Bana yine aynı yerden versinler evimi. Kura çekilişini dışarıdan gelenlere yaptırsınlar.”

Adını vermeyen başka bir hak sahibi “Biz buranın asıl toprak sahibiyiz, neden kuraya girelim?” diyor: “Sözleşmeyi anlamadan imza attık.”

Emlak sitelerinde 450 bin liraya satılığa çıkan evlerin aslında ne metrekaresi ne de yeri belli. 120 metrekare olduğunu sandığı evini Emlakjet.com sitesinden 420 bin TL’ye satışa çıkaran bir hak sahibi olan bitenden habersiz. Bizden aldığı haber üzerine belediyeyle konuşarak ‘kura’yı öğrenince evini emlak sitesinden kaldırmaya karar veriyor.

-Üniversiteli bile anlamaz -

Tarlabaşı’nda yıkımla mücadele eden derneğin avukatı Barış Kaşka, Sulukule’de imzalanan sözleşmenin anlaşılması imkânsız bir dilde yazıldığını anlatıyor: “İdare vatandaşın 2008 yılındaki taşınmazına biçtiği değeri sabit tutmuş ama yeni inşaatın bedelini ucu açık bırakmış. İdarenin değiştirme hakkı var. Ayrıca bu çok teknik bir sözleşme tipi. Bu sözleşmeyi üniversite tahsili görmüş bir kişinin bile anlamaması normal. Şayet vatandaştan bugünkü piyasa değerleri ile ödeme istenirse bu hukuka aykırılık olur. İdare, ödeyebilecekleri adil bir bedele tapularını devretmeli, yoksa ev sahipleri yargıya gider.”

-Onlar yeni Sulukuleliler -

2009’da Hürriyet gazetesi, konutların yüzde 50’sinin, Fatih Belediye Başkan Danışmanı Mustafa Çiftçi ve aracılar vasıtasıyla el değiştirdiğini yazmıştı. Projeden ev aldığı ortaya çıkınca istifa eden AKP Fatih Yönetim Kurulu Üyesi Recep Karaoğlu, “Ben sadece kendi adıma işlem yaptırdım, diğerleri başkaları üzerinden aldı” demişti. Habere göre, Romanların ev ve arsalarını alanlar arasında AKP Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel’in oğlu, Deniz Feneri skandalında görevden alınan İstanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç, İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu da vardı.

-Belediye: Martta belli olacak -

Fatih Belediyesi, sorular üzerine şu açıklamayı yaptı:

“Sulukule 1. Etap projesinde 164 adet konut blokunda 575 adet daire bulunmaktadır. Bu daire ve ticaret birimlerinin tamamı proje içerisinde mülk sahibi olanlara verilmiştir. Mülk sahipleri proje içerisinden kendilerine verilmiş olan konut ve ticaret birimlerine karşılık olarak taşınmazlarını TOKİ’ye devretmişlerdir. Tapularını TOKİ’ye devretmiş olan hak sahiplerinin sözleşmelerini başkalarına devretmemeleri için tapuya şerh konulmuştur. Çünkü projeden alacakları birimlerin ne alanları, ne yerleri ve ne de konumları henüz belli değildir. Bu durum Mart 2012’de noter huzurunda çekilecek olan kura ile belirlenecektir. Kuralar hak sahiplerinin talepleri içerisinde büyük alanlı konutlardan başlanarak küçük alanlı konutlara doğru indirgenerek yapılacaktır. Devirle ilgili basında çıkan ve çıkarılan haberler doğru olmadığı gibi bu doğrultuda Belediyemizin onay veya olur vermesi de yasal olarak mümkün değildir, böyle bir olay da vaki olmamıştır. 2012 Haziran ayı itibari ile hak sahiplerine yeni konut ve işyerleri altyapı ve çevre düzenlemesi tamamlanmış olarak teslim edilecektir.”

15 Ocak 2012 Pazar

Dokunulmazlıkların Kaldırılması - Yalancı recep tayyip

Yıl 2001-2-3 ! recep tayyip erdoğan dokunulmazlıkların kaldırılacağına dair sözler veriyor. Türkiyenin şeffaflaştırılacağını! bundan sonra yolsuzluk fesadın olmayacağının garantisini veriyor! Oluşturulan hava ve dünya konjektürü sayesinde iktidara uzanıyor... Hemde avrupa ve abd uzantılı okyanus ötesi imamlar sayesinde tam destekle işe başlıyor! Başlıyor başlamasına ama tak-tak tak karşılarına dosyalar konmaya da başlanıyor! o vakitler yargıda poliste bukadar etkin değiller bu sebeplerle dosyalar soruşturmalar bağımsız dürüst savcılar, akp mebuslarının yöneticilerinin canlarına okuyor! Sn. başbakan ise bakıyor olacak gibi değil! fezleke fezleke soruşturma alınan ifadeler! yoruluyor! ve bazı bakan yada mebusların 1 sene dokunulmaz olarak kalacaklarını bildiriyor... O bildiriş o bildiriş! Recep yalancının tekidir desek! yemin etsek başımız ağrır mı? Ağrımaz! Adam sözünden dönmüş! yani yalan söylemiş!
bakınız
Demişki ben öyle söz vermedim... :) Sanki verse verseydi kötü söz olacaktı! Zavallı seçmen!
Yahu arkadaş, dokunulmazlığı kaldırmak kötü birşeymi? Düşün kaldırdığını taaak kemal kılıçdaroğlu ergenekon dan içeride! Adam ergenekona zamanında selam yolladı! Daha ne istiyorsun! Kaldır dokunulmazlıkları! TSK da emekli genelkurmay başkanı yargıladık-nekadar demokratik olduk! hatta milletvekillerinin evlerini bile basıyoruz! demokratik olduk! Vesayete geçit yok! Kaldır şunuda iyice bir rahatlayalım!

YOLSUZLUK YAPANLAR KATİLLER HIRSIZLAR ZİMMETÇİLER İRTİKAPÇILAR HAKSIZ YERE SERVER EDİNENLERDE KANUN ÖNÜNDE HESAP VERSİN...

Ama yok, Dinin direği nedir?

Namazdır?

Neden ellerimizi havaya kaldırır dua ederiz ve neden başımızı secdeye koyarız da amin deriz?

Sanırım sebebi akp... yoksa şeytanla sözleşmede kalan yukarı ve aşşağımı? Bu saçma örnek bugün bazı bağnaz akp liler tarafından kuranda yazıyor ile gündeme rahatlıkla sokulabilinir...

Bizde kalpazanlık yok. Otobüs biletlerinde sahtecilik yok. Bizim senin gibi adi suçlardan dolayı fezlekemiz yok

''Bizde kalpazanlık yok. Otobüs biletlerinde sahtecilik yok. Bizim senin gibi adi suçlardan dolayı fezlekemiz yok'' 
Böyle demiş kemal amcamız... Fakat kim duyacak! kim bilecek! şu bilet olayına bakalımmı? bağımsız kaynaklardan kitaplar dan? Buraya kitaplardan bizzat el ile gireceğim entry :) yi kaç kişi okuyacak? Çok az! peki bu özgün-emsalsiz yazılar zaten internet üzerinde binlerce onbinlerce kaynakta zaten var! Duyan varmı?
Yok! eee Ne gerek var!
Fakat ben gene dayanamadım yazacağım! Ekleyeceğim!
Nedir Bu akbil olayı! Şu akıllı bilet mevzuu?
Akbil Vurgunu Davası:
İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin akıllı bilet-akbil uygulamasında kaybolan 2.7 trilyon liradır... Olay şöyle olmuştur; ak-bil icad edilmiş mertlik bozulmuştur. Genç arkadaşlar bilmez eskiden biletler kağıttandı, yolsuzluk olmasın diye zamanında bilet atılan kutular otobüs seyir halindeyken şoför tarafından yakılırdı... Duman altında yapılan yolculuklar - yanık kağıt kokusu hele yaz ise sıcaktan ! kış ise camlarında kapalı olması vs. vs. zor günlerdi!  Hatta bir zaman  halk otobüslerinin yada belediye otobüslerinin hırsız arsız şoförleri bu biletleri kutulardan çıkarır bunlar ütülenir daha ucuz paralara dahi piyasaya sürülürdü... Kullanmışlığım kesinlikle yoktur; fakat çok kullanan tanımışlığım vardır! Sonrasında kağıt biletleri parçalayan kutular icat oldu... Atılan biletler cızırt zıcırt parça pinçik ediliyordu makine tarafından! En sonunda bu ak-bil denen diiiditttt çıktı! Olayda burada çıktı! Bu dıdıtlar cihazlar tarafından sayılıyor - akşam genel toplam alınıyordu! İşte kayıpta burada!


Düz mantık belediye bileti sattı
* 10 bilet satıldı
cihaz dıdıtt lar dıdıtlar dedi
* yolcudan-lardan 10 bilet kesti
akşam oldu
* genel merkezde -10 denmesi yani satılan biletlerden -10 düşülmesi gerekirken
//////// hooopppp -10 gitti!  misalen tekrar -7 kullanılmış olarak gösterildi! -3 rant olarak zimmet olarak birilerine kaldı! Para ''ak''landı öyleki bu durum!
bilirkişiler tarafından incelemelerde! bu sayımlarda düşülmesi gereken kullanılan biletler çok çok komik rakkamlara %50 lere kadar düştü. Nasıl!
misal, istanbulda gün içinde 500.000 kişi biletle geçiş sağlarken akşam bu 250.000 lere geriledi!-geriliyor! İStanbullu o günlerde otobüse binmemiş demek!
Bu yetmez! akbil in şirketi belbim sisteme yaklaşık 9 milyon dolar harcamış, harcanan paranın 8 milyonunu paçavra başka bir şirkete aktarıyor! Şirketlerin sahipleri geçmişten dost!
yetermi yetmez!
istanbul b.b. si belbim e 1 milyon mark ve 1 milyon dolar borç veriyor (1997) belbim ise borcu 3 sene sonra faiz siz rahat rahat ödüyor!
Yetermi? Yetmez!
Aklanmalar başlıyor akp zamanında!!!
İlk kurulan bilirkişi! tüm çeteyi suçlu buldu! sonra atanan bilirkişi! (akp zamanında) suçsuz buldu! komisyonlarda görevliler ise mesleklerinde biranda yıldızları parlayı vererek terfiler elde ettiler...
Yetermi? Yetmez! 4 bilirkişi akepeyi suçlu çıkaranlar rezil! çıkarmayanlar vezir oluyorlar...
Denen o ki! bu vurgun paraları sayesinde! akepe seçim çalışmaları yaptı hatta bu vurgun sayesinde parti kuruldu! Sadece bu vurgun la sınırlı değildir! İgdaş dahada rezildir! Belediye ler çeteleri! ki bunlarda çok büyük paralar vuruşmuşlardır! ihalelerden peşkeşlerden satışlardan...
ramsey ler atasay lar albayrak lar...